Ara

Ardahan ilçeleri hakkında kapsamlı bilgiler

ARDAHAN İLÇELERİ HAKKINDA RESMİ VE ANSİKLOPEDİK BİLGİLER 

ARDAHAN POSOF 

Ardahan posof ilçesi  Eski ismi Duğur'dur. İlçede el sanatları olarak çevre illerde isim yapmış Posof (Duğur) gümüş kemerleri ve Posof bıçakları sayılabilir. Bakır ve halı işlemeciliği ise, geleneksel el sanatlarıdır. 1878'de 93 Harbi, 1950'lerde ise geçim sıkıntısı yüzünden ilçeden büyük göçler olmuştur. Posoflular gittikleri yerde semtler ve köyler de oluşturmuşlardır. Bunlardan bazıları Kahramanmaraş, Afşin'deki İnci köyü - Türk Poskoflu, Muş-Muratgören, Bursa-Yıldırım'daki Teleferik Semti ve Zeyniler Köyü, yine Bursa'ya bağlı Kestel ilçesindeki Burhaniye köyüdür. Posof, dışarıya göç veren bir ilçedir. Çok sayıda Posoflu'nun göç ettiği İnegöl'de Posofluların mahalleleri, çay bahçeleri, kıraathaneleri ve dernekleri vardır. İlçede okuma yazma oranı 2011 itibariyle %93'tür.[2] Türkgözü Sınır Kapısı Türkgözü Sınır Kapısı Posof'tadır. Posof’un deniz seviyesinden yüksekliği 1583 m, yüzölçümü 606 km²'dir. Etrafı yer yer yükseklikleri 3000 m'yi aşan yüksek dağlarla çevrili olan ilçenin orta kesimleri bu dağlardan inen akarsular tarafından derin vadilerle parçalanmıştır. Doğu-batı istikametinde devam eden bu vadinin rakımı 1200 m'ye kadar inmektedir. İlçenin güneyinde Ilgar Dağı, güney batısında Arsiyan ve Cin Dağları yer yer yükseklikleri 3000 m geçen dağlardır. Kaynağını bu dağlardan alan Posof Çayı ilçenin en önemli akarsuyudur. Batı-doğu istikametinde akmaya devam eden Posof çayı Gürcistan Cumhuriyeti ile sınır çizdikten sonra Gürcistan topraklarına girer. Gürcistan topraklarında Kura Nehri'yle birleştikten sonra Hazar Denizi’ne dökülür. İlçede irili ufaklı birçok göl bulunmaktadır. Bu göllerden Alabalık Gölü’nde, isminden de anlaşılacağı gibi alabalık üretilmektedir. Posof ilçesinin genelinde Karadeniz İklimi hakimdir. Her mevsimde yağış görülür. Yıllık ortalama sıcaklık 13-15 °C'dir. Temmuz ayı ortalama sıcaklığı 21-23 °C'dir. Yıllık sıcaklık farkı 13-15 °C’dir. Doğal bitki örtüsü ormandır. Yüksek alanlarda Alpin çayırlar görülür. Posof ilçesi gür bir bitki örtüsüne sahiptir. Genel olarak orman ile kaplıdır. Yılın büyük bir bölümünde bitki örtüsü yeşilliğini muhafaza eder. İlçenin bitki örtüsü coğrafi özelliği bulunduğu yöreye göre şekillenmiştir. İlçe doğal orman alanı içerisinde kalmaktadır. Bu ormanları meşe, çam, köknar, ladin, kayın, kara ağaç, gürgen ve fındık ağaçları oluşturur. Dünyada yetiştirilen ve ekonomik değere haiz olan 4 önemli arı ırkından birisi olan Kafkas ırkı arı (Apis Mellifera Caucasica Gorb)'nın Türkiye'deki gen merkezi Posof'tur. Posof genelinde toplam olarak 4.500 adet arılı koloni bulunmakta olup, bunların 2.000 tanesi eski tip kovanlardadır. Yaklaşık olarak 100 arıcı ailesi tarafından işletme başına ortalama 45 adet koloni varlığı ile arıcılık faaliyetleri bal üretimine yönelik olarak sürdürülmektedir. Bu da; ilçenin arıcılık faaliyetlerinin ekonomik işletmecilik prensiplerine uygun olarak yapılmadığını göstermektedir. İlçenin zengin çiçek flora yapısına sahip çayır-mera alanlarında uygun arı konaklatılması halinde 10.000 arı kolonisi ile arıcılık faaliyetinin sürdürülebileceği yapılan bir çalışma ile hesaplanmıştır. İlçede yıllık bal üretimi ise 35 - 40 ton kadardır. Posof ilçesinde zengin çayır-mera alanlarında doğal olarak yetişmekte olan, yonca, korunga, üçgül, geven, ballıbaba, hindiba ve daha birçok nektar ve polen kaynağı bitkilerden üretilmekte olan çiçek balları oldukça iyi kalitededir. Posof ilçesinde üretilmekte olan kaliteli 2000-3000 adet ana arılar İlçemiz veya İlimiz dışındaki talep sahiplerine satılmaktadır. İlçe genelinde ekilebilir arazi 12.082 hektar, yani %25'i tarım alanı olup, bu arazinin %15,5'i sulanabilir durumdadır. Yeterli sulama ilkel olarak yapılmaktadır. İlçe genelinde yıllık ürün olarak 840 ton elma, 135 ton mısır, 202 ton buğday, 15 ton fasülye, 460 ton arpa, 300 ton patates, 4 ton ceviz, 4 ton erik, 84 ton armut, 2 ton Vişne, üretilmektedir. Ayrıca baklagiller üretimi olarak ta 5 ton üretim yapılmaktadır. Yem bitkisi yonca, korunga ve fiğ üretimi daha ağırlıklı yapılmaktadır. İlçede son yıllarda seracılık gelişmiş olup, iyi bir ekonomik geçim kaynağı haline gelmiştir. İlçenin %25'i ormanlık alanla kaplıdır. İlçedeki Orman İşletme Şefliğince 1998 yılında 545. 731 m³ tomruk, 250 ster istihsal edilmiştir. 1999 yılında sayım yapılmamıştır. İşletme şefliğince 2000 yılında 570 m³ tomruk, 400 ster yakacak odun, 60 ster lif yonga odunu, 7 m³ maden direk üretimi yapılmış, istihsal üretimi 2001 yılı içerisinde 513 m³ tomruk, 30 ster odun, l0 m³ maden direği ve 30 ster kazık, 231 ster yakacak odun 2 m³ sanayi odunu üretilmiş olup, üretime devam edilmektedir. İlçe genelinde ağaçlandırma çalışmaları programına alınmıştır. 2001 yılında 30 H. Dikim, l0 H. Sürüm, l5 H. Tabii Tensil yapılmıştı 


ARDAHAN GÖLE 

Göle, 1551 de Erzurum a, 1579 da Kars eyaletine bağlanmıştır. 1830 da merkezi Dedeşen köyü olarak Çıldır Sancağı na, 1866 da bucak merkezi statüsüyle Ardahan kazasına bağlanmıştır. 1878 de Rus işgalinden sonra ise, kaza merkezi Merdinik köyü (şimdiki ilçe merkezi) olmuştur.İlçe;Kazım Karabekir Paşa kuvvetleri ve milislerce 30 Eylül 1920 de Rus işgalinden kurtarılmış ve kırk yıl süren esaret altından çıkmıştır. Bu tarihten 1992 yılına kadar Kars iline bağlı bir ilçe olan Göle, 1992 yılında Ardahan iline bağlanmıştır.Göle ilçe merkezinde belediye teşkilatı 1926 da kurulmuştur. Son olarak, 27 Mayıs 1992 tarihinde 3806 sayılı kanun ile Ardahan iline bağlanmıştır. İlçenin sınırları kuzeyinde Ardahan ili, güneyinde Kars ın Selim ilçesi, doğusunda Kars ın Susuz ilçesi, kuzey batısında Erzurum un Olur ilçesi, güney doğusunda Kars ili, güney batısında Erzurum un Şenkaya ilçesi ile çevrilidir. İl merkezine olan uzaklığı 45 km dir. İlçe merkezi ortalama rakımı 2038 metre olan düz bir alana kurulmuştur. Köyler ise kısmen düz ve kısmen de engebeli arazi üzerine yerleşmiştir. İlçenin toplam yüz ölçümü 1420 Km2’dir. Arazinin bir kısmı orman örtüsü ile diğer kısımları ise çayır ve mera ile kaplıdır. Ardahan ormanlarının yaklaşık %65 i Göle ilçesinde bulunmaktadır. İlçenin her tarafı yeşil olduğu için Yeşil Göle adını almıştır. Kışları uzun, çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı geçen karasal iklime sahiptir. Kış aylarında soğukluk -30 ya da 35 dereceye kadar düşer. Çok sert geçen kış aylarında yağan karın kalınlığı en az bir metreye ulaşır. Göle ovası, çukurluğu nedeniyle kış boyunca kimi zaman sisli günler geçirir. Yaz aylarında ise sıcaklık 25-30 dereceye kadar yükselir. Göle, nüfus ve yüzölçümü bakımından Ardahan ın en büyük ve en önemli ilçesidir. İlçede 53 köy vardır. Belediyesi olan sadece Köprülü beldesidir. Göle ilçesi bir ilçe belediyesi, dört mahalle, bir adet belde belediyesi ve 53 köyden ibarettir. Oba ve benzeri yerleşim birimleri bulunmaz. ,İlçenin sınırları kuzeyinde Ardahan ili, güneyinde Karsın Selim ilçesi, doğusunda Karsın Susuz ilçesi, kuzey batısında Erzurumun Olur ilçesi, güney doğusunda Kars ili, güney batısında Erzurumun Şenkaya ilçesi ile çevrilidir. İl merkezine olan uzaklığı 45 km dir. İlçe merkezi ortalama rakımı 2038 metre olan düz bir alana kurulmuştur. Köyler ise kısmen düz ve kısmen de engebeli arazi üzerine yerleşmiştir. İlçenin toplam yüzölçümü 1420 Km2’dir. Arazinin bir kısmı orman örtüsü ile diğer kısımları ise çayır ve mera ile kaplıdır. Ardahan ormanlarının yaklaşık %65i Göle ilçesinde bulunmaktadır. İlçenin her tarafı yeşil olduğu için Yeşil Göle adını almıştır. Kışları uzun, çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı geçen karasal iklime sahiptir. Kış aylarında soğukluk -30 ya da 35 dereceye kadar düşer. Çok sert geçen kış aylarında yağan karın kalınlığı en az bir metreye ulaşır. Göle ovası, çukurluğu nedeniyle kış boyunca kimi zaman sisli günler geçirir. Yaz aylarında ise sıcaklık 25-30 dereceye kadar yükselir. Arazi Yapısı : İlçemiz Merkezi ortalama rakımı  2030 metre olan düz bir alana kurulmuştur.Köyler ise kısmen düz ve kısmen de engebeli arazi üzerine yerleşmiştir. İlçemizin toplam yüzölçümü 1420 Km2’dir. Arazinin bir kısmı orman örtüsü ile diğer kısımları ise çayır ve mera ile kaplıdır. İlçemizde tarımsal ürün olarak arpa, buğday ve patates yetiştirilmektedir. İklimi : Kışları uzun, çok sert ve soğuk, yazları ise ılık ve yağışlı  geçen karasal iklimine sahiptir. Çevre : İlçemiz kuzeyinde Ardahan İl Merkezi, güneyi ve doğusu Kars İli (Selim, Sarıkamış, Susuz ilçesi) , batısında ise Erzurum İli (Şenkaya, Olur ilçesi), kuzey batısında Artvin ili (Şavşat ilçesi) ile çevrili olup, İl Merkezine uzaklığı 42 Km’ dir 

ARDAHAN ÇILDIR

Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Heredot tarihinde de bahsedildiği gibi, M.Ö. 650-700 yılları arasında bölgeye gelen Saka Türkleri, Çıldır’ a ebedi Türk olma damgasını vurmuşlardır. Zaten Çıldır adı da oradan gelmektedir. Çıldır, Oğuz Han’ın Çavuldur Boyu adının; Çavuldur (Çaldur) Çıldır şeklinde fonetik bir değişikliğe uğramış biçimdir. Çavuldur, Oğuz’un Gökhan’dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti, böylece 1071 Zaferi’nden çok daha gerilere gider. Öyle ki, Anadolu kapılarını ebedi olarak Türklere açacak olan Sultan Alpaslan’ın ordusu, Çıldır’a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün misafir edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir. Çıldır’ın bilinen tarihi zamanımızdan 6000 yıl öncesine gitmektedir. Yapılan araştırmalarda Hurrilerin burada Akçakale ada kenti olmak üzere bir devlet kurduklarını göstermiştir. M.Ö. 1900-1400 yılları arasında kurulan Kitanlı Devleti Çıldır gölü ve çevresine 500 yıl hakim olmuştur. Bundan sonra merkezi otoritesi kayıp olan Hurilerin 600 yıl süren derebeylik devresinde Akçakale Köyü merkez olmak üzere Gökdağ, İnektepe, Kalaça, Akçakale’ nin kuzeyinde Senger denilen yerlere birer kale kurarak derebeylik yörede egemen olmuştur. Özellikle Senger- Gökdağ üzerinde Trabzon’a kadar uzanan tarihi ipek yolunun bir kolunun da kontrol altına alınabilmesi için bir tepenin yapay engellerle sarplaştırılmasıyla dikkati çeker. Burası hem Çıldır gölüne hem’ de Çıldır ovası’ na hakim bir derebeylik’ idi. Daha sonra aynı ırktan olan URARTU Devleti’nin egemenlik sürdüğü görülür. M.S. 650 yıllarında SAKA Devleti, URARTU Devletinin egemenliğine son vermiştir. Bir süre sonra yani M.S. 429 yılında 200 yıl boyunca İranlılar Çıldır’a hakim oldular. Bu dönemin izleri mezarda ateş yakmak ve ateşe su dökmenin günah sayılması gibi inançlarla günümüze ulaşmıştır. 450-500 seneleri arasında Musevi inancını kabul etmiş olan Hazarlar büyük bir Devlet kurarak Çıldır ve çevresini’ de topraklarına kattılar. Bu dönemde buralarda bulunan Kazak ve Borcalı’lara TEREKEME adı verilirdi. Selçuklu Sultanı Alpaslan 1064 yılında Horasan’dan büyük bir ordu ile gelip Mayıs ayında Cavak Sancağının merkezi olan Akçakale’ yi feth etti. Alpaslan’ ın savaşmadan teslim olma önerisini götüren İbni Mücahit ve Ebu Semre-yi Akçakale Beyi öldürttüğünden kent savaşla alındı ve gece yakıldı. Gölün doğu kıyısındaki Albiz Kalesi’ de alınarak yakılıp yıkıldı. Çıldırın İdaresi Alpaslan’ın kayın pederi sayılan Müslüman Loru Terekeme beylerine verildi. Akçakale, Akal-Palak halkı göç ederek yanan şehirlerinin yerine Ahırkelek Kalesini yaparak yerleştiler. Türkçe’de Şeytan anlamına gelen Albız halkı ise Rabat (Yıldırımtepe) kuzeyine Şeytan Kalesini yaptılar. 1064 yılından itibaren Çıldır bölgesi merkezi Şeytan Kale oldu. Loru Terekeme Beyleri Cavak Sancağını 60 yıl idare ettiler. Kıpcaklar 1124 yılında Daryal boğazından geçerek Çıldır’ı ele geçirdiler. Kıpçaklar Gürcüler in Bangrat Kırallarını tahta geçirdiler. Bu dönemde Çıldır’ dan diğer bölgelere büyük göçler oldu. 1125 yılında Çıldır Gürcülerden Harzem Şah’ ların eline geçti. 1239-1240 yıllarında Moğollar Harzem Devletini yıkarak Çıldır’ ı aldılar. Moğollar Ardahan, Çıldır ve Ahıska’ nın yönetimini Kıpcak beylerine verdiler. Dönem dönem beylikler egemenliği altında kalan Çıldır Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Oltu, Ardahan ve Kars’ ı almasından sonra 1546 yılında Safavı Şahı birinci Tahmasap Çıldır’ı Ata bek’ lerden alarak Cavak beylerinden Varaza oğlu Mahmut Hana verdi. Çıldır’ da Rabat ve Şeytan Kalesini yönetim merkezi yaptı. Safavi’ ler ve Osmanlılar Çıldır ve Ardahan arasında baskın ve talanlarla birbirlerini hırpaladılar. İran Serdarı Tokmahan ile Osmanlı Ordusu 09 Ağustos l578 günü Zurzuna, Purut ve Suhara (Çıldır, Eşmepınar ve Aşıkşenlik) arasında şimdiki Çıldır düzünde meydan muharebesi yaparak Şeytan Kalesi alındı. Lala Mustafa Paşa Fethedilen yerlerde 3 eyalet kurdu. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde eyaletlerden birisi olan Çıldır eyaletini Osmanlının doğudaki en güçlü ve zengin eyalet olduğunu belirtmiştir. 93 Harbi olarak geçen savaş sonrasında 1877 yılında bölge yeniden Rusların eline geçti 14 Temmuz 1878’ de yapılan Berlin anlaşmasıyla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan 245 milyon Osmanlı altınının 200 milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve Batum sancakları Ruslara teslim edildi. 1917 yılında Rusya’da başlayan Bolşevik ihtilalini fırsat bilen Gürcüler bağımsızlıklarını ilan ederek Çıldır’ ın işgaline başladılar.Bu dönemde Çıldır Gürcülerle Ermeniler arasında çekişme bölgesi haline geldi. İşgale direnen Çıldır’ da yaşanan, Meryem ve Kotanlı köylerinin katliamlarından sonra iki yerleşim birimi yok edildi. Bu dönemde 19 Mayıs 1919’ da Samsun’ dan doğan güneş Amasya, Erzurum ve Sivas’ ta Ülkeyi aydınlatmaya başlamış, Çıldır’ dada Kuvay-i Milliye direnişi başlamıştır. Direnişe karşı başlatılan sindirme hareketi sırasında 1828 yılında Ruslarla yapılan Türkmen Çay anlaşmasıyla yaşadıkları bölgeler Ruslara bırakılan bu sebeple oralardan göç eden ve kitleler halinde Çıldır’ a yerleşen Terekemeler ile o zamana kadar Çıldır’ da yaşayan halktan büyük gruplar göç etmeye başladılar. Ancak Kuvay-i Milliye güçleri ve halk ozanı Aşık Şenlik gibi insanlar göçü değil, savaşarak kurtuluşu anlatmaya başladılar. Merkezi Erzurum’ da olan 15. Kolordu, Kazım Karabekir komutasında Milli Şura kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine yürüdü. 25 Şubat 1921 günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Türk topraklarına katılmıştır.

ARDAHAN HANAK

M.Ö. 680' li yıllara kadar Urartu hakimiyetinde kalan Hanak' ın yazılı kaynaklarda bilinen ilk ismin Kırmalar mevkiindeki Kaya yazıtından alınan Urartuca bilgilere dayanılarak 'Tariu' olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli medeniyetlere beşiklik eden Hanak Oğuzların eline geçtikten sonra farklı isimlerle anılmıştır. (Kanak- Kanık) Oğuz boylarından (Kıpçak) ağzıyla ' KHANAH' oymağından kalma olduğu sanılmaktadır. Zamanla baştaki ' K' harfi düşüp ismin sonundaki 'H' harfi telaffuz zorluğundan dolayı 'K' harfine dönüşerek Türkçe büyük ses uyumuna uygun hale gelmiş ve 'Hanak' olmuştur. İlçeye bağlı Karakale köyü ortaçağda ilbeyi merkezi idi. Bugünde köyde eski şehrin harabeleri mevcuttur. Kırmalar mevkiinde bulunan Kaya Yazıtı şehrin tarihine ışık tutmaktadır. Selamverdi mahallesinde bulunan Kilise kalıntısı ile şehrin Güneybatısında merkeze yaklaşık 5 km. mesafede bulunan Kırnav Kalesi tarihi değere sahip yerlerdir. Ayrıca ' Harosman' adıyla maruf Ortakent yakınlarında bulunan kaya oymalı, irili ufaklı mağaralar tarihçi ve arkeologların araştırma ve tetkiklerini beklemektedir. Osmanlı taşra teşkilatı ve eyalet sistemi içinde Hanak ve yöresinin 'Meşe Ardahan' namıyla ve ' Küçük Ardahan' olarak yer aldığını biliyoruz. İsmail HAKKI Uzunçarşılı, eserinde Erzurum eyaletine bağlı olarak Liva-ı Ardahan' dan başka Liva-ı Küçük Ardahan sancağının da mevcudiyeti bildirilmektedir. Kast edilen bu ismin Ardahan' ın doğusunda bulunan bölgeler ve dolaysıyla Hanak ve yöresi olduğu kuvvetle muhtemeldir. Hanak, 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı- Rus savaşından sonra 3 Mart 1878' de imzalanan Ayestefanos Andlaşması ile Elviye-i Selâse (üçvilayet) den olan Ardahan ile birlikte Rusya' ya savaş tazminatı olarak verilmiştir. Rusya' nın I. Dünya Savaşı devam ederken Bolşevik ihtilaline sahne olması nedeniyle savaştan çekilmesinden sonra imzalanmak sorunda kaldığı Brestlitowsk Barışı ( 3 Mart 1918 ) ile Bolşevik Rusya buraları Osmanlı Devleti' ne teslim etmek zorunda kalmıştır. 30 Ekin 1918' de Mondros Mütarekesiyle tekrar elden çıkan Hanak, 3 Aralık 1920' de imzalanan Gümrü Antlaşmasıyla resmi olarak Gürcülerden alınmıştır. Fakat bu tarih Ardahan' ın Türkiye' ye İltihak tarihi olup asıl Milis Kuvvetleriyle düşman işgalinden kurtuluş tarihi 1 Marttır. 11 Mart 1921 tarihinde yapılan Moskova Antlaşması ile bu durum siyasi sonuca bağlanmıştır. Ardahan' ın nahiyesi iken 1958 yılında ilçe olmuştur.

ARDAHAN DAMAL 

Damal ve yöresi Orta Asya’dan Avrupa‘ya göç eden Türk boylarının geçiş  güzergahında bulunan yerleşim alanlarıdır. Tarihte Ardahan-Posof Sancaklarına bağlı Kur’a ve Meşe Ardahan adı ile anılan bölge 1064 yılında Alpaslan tarafından Selçuklu topraklarına katılmıştır. Akkoyunlu Uzun Hasan döneminde 1453 tarihinde Maraş yöresinden gönüllü olarak getirilen Dulkadurlu–Ulusu topluluğundan “Türkmenler“ günümüze kadar kendi gelenek ve göreneklerini koruya gelmişlerdir Ilgar ve Cin Dağlarını yaylak edinip zamanla Damal bölgesinde köyler oluşturmuşlardır. Yöre halkı İstanbul ağzına yakın Maraş şivelerini günümüzde dahi kullanmaktadırlar. Geneli Hüseyni–Bektaşi olan Alevilik inancındaki yöre halkının kadın giysileri Orta Asya’ dan gelen eski Oğuz geleneğini yaşatmaları bakımından dikkate değer yönüyle Doğuda Tanrı Dağlarından Batıda Tuna boylarına kadar uzanan topraklar  Türk kültür birliğinin kanıtıdır. Bölge 1876 –1920 tarihlerinde Rusların istilasına uğrayıp halen halk arasında 93 harbi olarak bilinen Osmanlı Rus savaşında 44 yıl istila ve Rus zulmü yaşamasına rağmen Türklük onur ve töresinden taviz vermemiştir. İlçe kuzey de Posof İlçesi ile 26 km, Doğu da Gürcistan ile 7 km ve Çıldır İlçesi ile 5 km Güneyde ve Batıda Hanak İlçesi ile 38 km sınırı olup 76 km kara sınırına sahiptir. Toplam yüzölçümü 280 km² olup ortalama rakım 2.200 metredir. Arazi engebeli plato görünümünde olup, İlçenin doğusunda Sivri ve Kel dağı, batısında Ilgar dağı vardır. Sivri dağı eteklerinden Bağırsak çayı Araplar Mevkiinden Çikorasuyu çayları çıkmakta olup bunlar Kur’a Nehri ile birleşmektedir. Bunların dışında bahar aylarında akan yaz sonlarında kuruyan dereler vardır. (Şülgür, Kınalı Kaya, İnce Dere gibi)  Bölgenin düşman işgalinden kurtarılmasını müteakip ülke genelinde yapılan idari reform sonucu Damal nahiye olarak 21 köyle birlikte Posof İlçesi’ne bağlanmıştır.1954- 1958 tarihleri arasında buradan ayrılıp Ardahan İlçesi’ne bağlanmış. Hanak Nahiyesinin 1958 tarihinde ilçe statüsüne getirilmesi sonucu köyleriyle birlikte Hanak İlçesine bağlanmıştır. l972 yılında Belediye kurularak kasaba statüsüne dönüşmüştür.27.05.1992 tarih ve 3806 Sayılı Kanun ile Damal, İlçe statüsüne getirilerek 3 mahalle 15 köy bağlanmıştır. Bunlardan Yamçılı, Sulakçayır, Yünbüken köyleri Hanak ilçesine daha yakın olduklarından,  tekrardan Hanak İlçesine bağlanmışlardır. 2006 yılında köylerden 5 köy Damal Belediyesine mahalle olarak dahil edilmiştir.

ARDAHAN HOÇVAN BÖLGESİ  İLÇE ADAYI

Hoçvan veya Kürtçe Adıyla xoçvan bir sınır bölgesi olması itibariyle, tarih boyunca farklı halkların yerleşkesi olma özelliğini hep koruya gelmiştir. Sınırların bugünkü kadar keskin bir şekilde çizilmediği pre-modern dönemde farklı kültürlere ev sahipliği yapmış bu yüksek yerleşke aynı zamanda değişik iktidarların tahakkümüne de maruz kalmıştır. TransKafkasya ile Anadolu arasında sıkışıp kalan Hoçvan ilk çağlardan günümüze Urartular, Medler, Persler, Bizans İmparatorluluğu, Gürcü ve Ermeni Krallıkları, Selçuklular, Osmanlı İmparatorluğu gibi değişik medeniyetlerin idari hâkimiyetinde kalmış ve onlardan izler barındırmıştır Hoçvan kelimesinin etimolojik kökenine dair bu güne kadar herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Kelime köken itibariyle Ermenice, Gürcüce ve ya Kürtçe bir kelimeden türemiş olabilir. avan kelimesi Ermenicede şehir, köy gibi yerleşim yerleri için kullanılmaktadır. kafkasyada ve Doğu Anadoluda sonu avan ile biten çok sayıda yerleşim birimi vardır. Avan, Erivan, Nahçivan, bunlardan bazıları olup zaman içerisinde fonetik değişimlere uğramışlardır. Örneğin; Teryan Angela adlı Ermeni tarihçi Erivan isminin Ari-van dan türediğini, kelimenin anlamının ise Aryenlerin ülkesi olduğunu ileri sürmüştür. Hoçvan kelimesinin de aynı şekilde türediği ihtimaller dâhilindedir. Fakat bu konuda kesin sınırlar çizmek mümkün değildir. Hoçvanın da içinde bulunduğu bölge antik dönemden itibaren Urartular, Medler, Persler, Ermeni ve Gürcü Krallıkları, Bizanslılar, Araplar, Kürtler, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından idare edilmiş ve birçok kez el değiştirmiştir. Yaşanan bu idari değişiklikler, bölgenin kültürel ve ekonomik yapısının değişmesinde de etkili olmuştur. Bölgenin demografik anlamda 20. yüzyılın ortalarına kadar çok çeşitlilik göstermesi bu nedenledir. Bölgedeki idari değişikliğin çok sık olması bölgenin değişik isimlerle adlandırılmasına da neden olmuştur. Örneğin ilk çağlarda Ardahan ve Hoçvanı da içine alan bölge Ermenilerce Gugark olarak adlandırılmış, 15 yüzyıldan sonra ise Gürcülerce de Samtskhe olarak adlandırılmıştır. Hoçvana ilişkin en ayrıntılı idari ve ekonomik bilgiler Osmanlıların bölgeye yerleşmesiyle başlar. Osmanlılar, Bizanslıların yüzyıllardır Anadoluda ve Balkanlarda kullandıkları Tımar sistemini neredeyse hiçbir değişiklik yapmadan uygulamışlardır. Osmanlının ekonomik bel kemiğini oluşturan tımarlara büyük önem verilmiş ve her tımar geliri ayrıntılı olarak kaydedilmiştir. Tımar tahrir defterlerine kaydedilen bu bilgiler bölgelerin sosyoekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler içermektedir. Bunlardan birisi de 16 yüzyıla ait Gürcistan İcmal Defteridir. Bu defterde Hoçvan, Küçük Ardahan Livasına bağlı bir nahiye olarak gösterilmekte ve irili ufaklı toplam 66 köyden oluşmaktadır. Köy isimlerinin çoğu Cumhuriyet döneminde Türkçe isimlerle değiştirilmesine rağmen, bazı köyler halk arasında halen eski isimler ile kullanılmaktadır. Bazıları ise zamanla terk edilmiştir. Örneğin Tokuş ve Takyalu zamanla terk edilen köyler arasındadır.. Kürtlerin Transkafkasyaya  ne zaman geldikleri tartışma konusudur. Şeddadilerin ve Hazbanilerin 11. ve 12. yüzyılda Kafkasyanın güneyi ve Doğu Anadoluda etkili oldukları bilinmektedir. Ünlü tarihçi Martin Van Bruinnessen 16. yüzyılda Osmanlıların, Kafkasyayı ilhakı sonrasında Karsın kuzeyinde, daha sonraları Çıldır eyaleti olacak Samtskhe bölgesinde yer alan göçebe Kürt aşiretlerinden bahseder. Aynı şekilde Bruinessen, Lynch adlı bir gezginin 1901de kaleme aldığı kitabında Ermeni Platosundaki Kürtlerin, Çaldıran Savaşından sonra Diyarbakırdan bölgeye gönderildiklerine dikkat çeker. Fakat bu bilgi Şeref han'ın Şerefnamesinde yer almamakla beraber, 1665 yılında bölgeyi gezen seyyahlar da, Ermeni platosunda sadece Hıristiyan popülâsyondan bahseder. 18. yüzyılda tımar sistemi Hoçvanda varlığını devam ettirmektedir. Osmanlı arşivlerinde bu döneme ilişkin birkaç tımar becayiş belgesi göze çarpmaktadır. Hoçvan-ı Yurdosan ve Gürizar karyelerinde inhilal olan tımarlar yeni sahiplerine verilmiştir. Bu kişiler Müslüman olup hangi etnik kökenden oldukları belirtilmemiştir. Köylüler üzerinde büyük bir yük olan tımar vergilerine karşı kimi zaman karşı çıkışlar olmuştur. 1780'lerde bölgede bulunan Kürt Pirebadili aşireti ve bazı diğer Kürt aşiretleri mevcut sistemden bağımsız hareketlerinden kaynaklı Rakkaya ( Suriye ) sürülmek istenmişlerdir.] Osmanlı arşivlerinde bu sürgün ile ilgili belgede Pirebadilli aşireti, Badilli aşiretine bağlı bir aşiret olarak gösterilmiştir. 1878 Osmanlı Rus harbi sonrasında Osmanlı Kuzeydoğu Anadolu (Kars, Ardahan, Artvin ) hâkimiyetini kaybetmiş Çarlık Rusyası bölgede etkili bir rol oynamaya başlamıştır. Hoçvan bu dönemde Çarlık Rusyasının Kars Obslastına bağlı bir şekilde idare edilmiştir. Bu dönemle ilgili bilgilerin çoğu sözlü tarih çalışmalarına dayanmakla beraber bu dönemde gelişen olaylarla ilgili birbirinden farklı yorumlar vardır. Arif Ağa, Beyaz Bey, İzzet Bey 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında bölgede etkili şahıslardır. Bu şahıslar Kürt olmakla beraber, bölge siyasetinde feodal kaygılarla hareket etmiş, kimi zaman Osmanlı ve Rus yönetimleriyle ittifaklar kurmuşlardır. Kürtler bu dönemde bölge demografisinin büyük bir kısmını oluşturuyorlardı. Bu dönem, Hoçvan ve çevresinde Ermeni nüfusunun en fazla olduğu dönemlerden biri olup bölgede Rusyadan göçen Malakanlar da yaşamaktaydı. Beroje Malegin denilen bölge ismini yöredeki Malakan nüfusundan almıştır. Xarziyan ve Alagöz de Malakanlar azımsanmayacak bir nüfusa sahiptiler ve bölgede tarımda kullanılan teknolojinin ilerlemesine ciddi katkılarda bulunmuşlardı. Birinci paylaşım savaşı sırasında patlak veren Bolşevik Devrimi, Rusyanın savaştan çekilmesine neden olmuştur. 1918'de Hoçvanı da içine alan bölge Demokratik Ermenistan Cumhuriyetine dâhil olmuş ise de önce Türkiyenin daha sonra da Sovyetlerin işgaliyle gelişen olaylar Demokratik Ermenistan Cumhuriyetinin Sovyetlere bağlanması ile son bulmuştur. Sovyetler Kars ve Ardahanı, devrim sonrası Rusyanın yeniden inşası gibi iç sorunlar nedeniyle savaşılmaksızın Türkiyeye bırakmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra . Ermenice, Rumca ve Kürtçe olan yerleşim yerlerinin isimleri Türkçe kelimelerle değiştirildi. Tüm bu yaşananlardan Hoçvan yöresi de bir o kadar etkilendi. Hoçvandaki tüm köylerde isim değişikliğine gidildi. Kora Beberek, Panik, Pangis gibi isimlerin yerini bayramoğlu Tazeköy, Taşlıdere, Tunçoluk gibi köyler aldı.

Resmi olarak Hoçvan'ın idari bir merkezi bulunmamakla birlikte, bazı kaynaklarda ve halk arasında merkez olarak kabul edilen yerleşim yerleri bulunmaktadır. Gazeteci yazar Mehmet Ali Arslan'a göre, Hoçvan'ın merkezi Hasköy, en büyük köyü ise Tunçoluk'tur. Ardahan olmak üzere Türkiye ve dünya genelinde birçok yerin tanıtımını yapan Mehmet Ali Arslan, 2012 yılında yerel halkın istek ve talepleri üzerine Hoçvan Köylerini Temsil Eden Admin ve Yazarlar Platformu ile yaptığı toplantıda, Dünya genelindeki tanıtımların da Yaylakarakolu'nun sürekli bir yerleşim yeri olduğu mezranın özelliklerini de göz önüne alarak, Kora ve Hacıali köylerine ait Yaylakarakolu mezrasını Hoçvan yerleşim yeri listesine. dahil etmiştir. Böylece Hoçvan'daki yerleşim yerleri (köy) sayısı 22'ye çıkmıştır. Hoçvan'ın  Kürtçe Adı ise Xoçvan'dır. Ardahan'ın Hoçvan Bölgesinde  İstanbul'a yoğun bir göç yaşanmıştır. Bu göç dalgası, büyük şehirde yaşayan Hoçvanlıların bir araya gelerek hem kökenlerini korumalarını hem de birbirlerine destek olmalarını sağlamıştır. İstanbul'da hemen hemen her köyün bir derneği bulunmaktadır. Bu derneklerin daha etkin ve koordineli çalışabilmesi için, bölgenin yazar ve gazetecilerinin istek ve  önerileri sonucunda 2009 yılında İstanbul'un Esenyurt ilçesinde Hoçvan Dernekler Federasyonu (Hoçfed) kurulmuştur. Hoçfed, kısa sürede Hoçvanlıların İstanbul'daki önemli bir buluşma noktası haline gelmiştir." Hoçvan Spor Kulübü! Kökenleri daha eski yıllara dayansa da, kulüp resmi olarak 2016 yılında kurulmuştur. Bir grup Hoçvanlı genç sporseverin hayaliyle bir araya gelerek kurulan takım, kısa sürede büyük başarılara imza atmıştır. Kulübün ilk başkanı Yusuf Avşar olmuş ve Hoçvan Spor'a yön vermiştir. Takımın renkleri siyah ve kırmızı, köklü bir geçmişe sahiptir. Hoçvan köylerinden biri olan Bayramoğlu Markaköy Kora köyünün 1998 yılında tanıtım logosunda da bu renkler kullanılmıştır. Bu renkler, aynı zamanda Hoçvan'ın da kimliğini oluşturmaktadır. Kulübün logosunda yer alan at ve Kısır Dağı ise bölgenin doğal güzelliklerine ve kültürel mirasına atıfta bulunmaktadır. Panzerler" lakabıyla anılan Hoçvan Spor, bu takma ismi gazeteci yazar Mehmet Ali Arslan’dan almıştır. Arslan, aynı zamanda kulübün ilk yıllarda takımın medya sponsorluğunu da üstlenmiştir. Kulüp, kurulduğu yıl 2016'da Ardahan amatör liginde şampiyon olarak büyük bir başarıya imza atmış, 2017 yılında ise Ardahan'ı Bölgesel Amatör Lig'de temsil eden tek spor kulübü olmuştur. Hoçvan Spor, sadece bir spor kulübü olmaktan öte, Hoçvan'ın gururu, bir ilin umudu haline gelmiştir. Kulübün başarısı, gençlere örnek olmakta ve bölgeye canlılık katmıştır. Mehmet Ali Arslan tarafından kurulan tanıtım siteleri ve bloglar sayesinde Hoçvanlılar, teknolojiyle erken tanışma fırsatı buldu. Kısıtlı imkanlara rağmen, sosyal medyanın henüz hayatımıza girmediği yıllarda bile Hoçvanlılar, kendi köyleriyle ilgili forum, blog  ICQ - Mirc Kanalı ve Gruplarında  sonrasında ise internet siteleri aracılığıyla dış dünyayla bağlantı kurmuş ve bilgiye ulaşmıştır. Mehmet Ali Arslan ICQ ve İrc, Mirc'de Ardahan, Kars ve Iğdır ile ilgili birçok grup ve sohbet kanalı kurmuş. Sonraki yıllarda ise Ardahan, Kars ve Iğdır'ın ilk internet siteleri (blog ve forumları) kurmuştu. Mehmet Ali Arslan Ardahan Kars ve Iğdırlıları İnternete ilk alemde tek sloganı ile ilk kez mirc ve IQO'da bir araya getirmiştir, 

Kaynaklar

ARDAHAN VALİLİĞİ 
ARDAHAN BELEDİYESİ
GÖLE KAYMAKAMLIĞI
GÖLE BELEDİYESİ
ÇILDIR KAYMAKAMLIĞI
ÇILDIR BELEDİYESİ
POSOF KAYMAKAMLIĞI
POSOF BELEDİYESİ
HANAK  KAYMAKAMLIĞI
HANAK  BELEDİYESİ
DAMAL KAYMAKAMLIĞI
DAMAL BELEDİYESİ 
EN ÜST DÜZEY ARDAHAN GAZETELERİ
EN ÜST DÜZEY ARDAHAN STKLARI 

Daha önce birçok yerde yayımlanan bu belge, 2025 yılında tekrardan Ardahan Ansiklopedisi sayfasında yayımlanmıştır. Belgeyi ödev gibi çalışmalarınızda ve resmi çalışmalarınızda kullanabilirsiniz. 
www.ardahangazetesi.tr
www.ansiklopedi75.blogspot.com

Ardahan Adının Kökeni ve Yaygın Kullanımı

Ardahan Adının Kökeni ve Yaygın Kullanımı ismin anlamı. Ve Ansiklopedik bilgiler

Ardahan adı sadece bir şehre ait değil; farklı yerlerde ve alanlarda da karşımıza çıkıyor.
Doğu Anadolu bölgesinde bulunan ve Karadeniz ile sınırı bulunan Ardahan şehri Türkiye'nin 75 ilidir. Ardahan ile ilgili diğer bilgiler şu şekilde;

Coğrafi Adlar: Ardahan, Kıbrıs'ın İskele ilçesinde bir köyün ve Giresun'da da bir başka köyün adı olarak kullanılıyor.

İnsan Adı: Ardahan aynı zamanda bir erkek adı olarak da kullanılıyor. Bu ismin anlamı ise "sonra gelen" veya "sonraki Yönetici" olarak biliniyor.

Gazete: Gazeteci ve yazar Mehmet Ali Arslan tarafından 1995 yılında Ardahan adında bir gazete de yayınlandı. Ardahanın ilk internet Gazetesi olan bu gazete günümüzden'de faal durumda.


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Posof nenekaya



Posof Nene Kaya , Ardahan ilinin 78 km kuzeyinde, Gürcistan'ına 15 km mesafede, aynı adı taşıyan vadinin kuzeyinde, Kodiyan dağı yamaçlarında kurulu şirin bir ilçe merkezidir. Alt tarafı bayır tarlalar, sağı solu da küçük tepelerle kuşatılmıştır. Neresinden bakılsa sağ yanındaki kayabaşı tepesinin yamaçlarındaki Nenekaya görülür.

Posof, ilki 1828'de olmak üzere, 1917 yılına kadar birçok kereler Rus işgaline uğramış, korkunç mazelimlere sahne olmuş ve yürekler ürperten cinayetler icra edilmiş buralarda. İşte Nenekaya'nın hikayesi bunlarla ilgili. Derler ki;

Posoflu bir Türk anası, mezalim yıllarının bir gününde tarlaya eşine, çocuğuna yemek götürüyormuş. Kolundaki sepetiyle Kayabaşı tepesinin yamacına varınca bir de ne görsün! Karşı tepelerden Rus askerleri gelmektedir! O güne kadar ki korkunç mezalimler bir anda hafızanda canlanmış. Ne yapacağını şaşırmış. 'Ya bunların eline düşersem!?...' diye korkulu bir hayale kapılmış. Hayır hayır, düşünmesi bile ölümden beter. Çareyi Yaradan'a sığınmakta bulmuş. 'Yarabbi, beni bunların eline bırakma; ya canımı al, ya taş kes!' diye gönülden Allah'a yalvarmış... ve dilek sahibi orada taş kesilmiştir. Bir yanda zalim ve zulüm, bir yanda mazlum ve mazlumun duası... ve ibretli son.

Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Harosman Mağaraları

Harosman Mağaraları veya Harosmani Mağaraları (Gürcüce: ხაროსმანის მღვიმეები) ve Mağaro Mağaraları (Gürcüce: მაღაროს მღვიმეები) olarak da bilinir, tarihsel Artani bölgesinde, günümüzde Ardahan ilinin Hanak ilçesine bağlı Çayağzı köyü sınırlarında bir mağara kompleksidir.Tzkarosmani Mağaraları (წყაროსმანის მღვიმეები) olarak da bilinir.

Bir kaynağa göre, eski adı Orezaki olan Çayağzı köyünün 1,7 kilometre doğusunda, Kasreti Deresi'nin sağ kıyısında bugün ortadan kalkmış olan Mağaro (მაღარო) köyü bulunuyordu. Mağaro Gürcücede maden ocağı anlamına gelir. Gürcü araştırmacı Konstantine Martvileli de 1917 yılında Mağaro (მაღარო) köyünden söz etmiş ve Nakalakevi (ნაქალაქევი) köyünden sonra Tzkarosmani (წყაროსმანი) adlı dereyi izleyerek aşağı indiğini, bu derenin kıyısı boyunca Mağaro yoluna koyulduğunu, Mağaro Mağaraları'nın Vardzia gibi mağaralardan oluştuğunu yazmıştır. Mağaro Mağaraları adının Mağaro köyün, Tzkarosmani Mağaraları adının da Tzkarosmani Deresi'nden geldiği anlaşılmaktadır. Ancak 1595 tarihli Osmanlı mufassal defterinde Mağaro adı geçmemektedir. Bununla birlikte, Osmanlıca Harosman (خاروسمان) ve Harosman-i Büzürg (خاروسمان بزرك) adıyla kaydedilmiş iki köy bulunmaktadır. Harosman köyünde 14, Büyük Harosman anlamına gelen Harosman-i Büzürg köyünde ise 4 Hristiyan hane bulunuyordu. Günümüze ulaşmamış olan bu iki Gürcü köyü, Duduna köyünün yakınlarında yer alıyordu. Yöre halkının bugün de "Harosman" olarak bildiği Harosmani Mağaraları adının bu köyün adıyla bağlantılı olarak ortaya çıktığı görülmektedir

Harosman Mağaraları'ndaki mağaralar insan eliyle oyularak oluşturulmuştur. Söz konusu kompleks onlarca mağaradan oluşmaktadır. Birer yaşam mekanı olan mağaraların arasında kilise olarak kullanılmış mağaralar bulunmaktadır. Dere kıyısında yer alan dik kayadaki mağaralar üst üste yer alır. Bu konumundan dolayı Martvileli bu mağaraları "beş-altı kat odalar" şeklinde tarif ermiştir. Konstantine Martvileli, mağaraların Kura Nehri'in derin kayalık vadisinde her iki tarafta bulunduğunu, kayaların eteklerinin yaşlı çam ve kayın ağaçlarıyla kaplı olduğunu, mağaraların vadinin ulaşılması mümkün olmayan üst kısımdaki kaya boyunca uzandığını ve birbiriyle bağlantılı 50 mağara bulunduğunu, aşağıda bulunan büyük mağaraya yukarıdan aşağıya bir yol indiğini ve mağaraya 20-24 metre kala bu yolun daraldığını, sonra ikiye ayrılıp bir yolun soldaki daha küçük mağaraya, diğer yolun da sağdaki daha geniş mağaraya girdiğini yazmıştır.
Kaynak: Wikipedia



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan,Hanak,Ortakent Köyü Tarihi harosman değirmeni




Ardahan,Hanak,Ortakent Köyü( Büyük Nakala) yakınlarında Kür (Kura) Nehri'nin geçtiği Harosman'ın Değirmeni Molokan (malakan) ustaların çalıştığı değirmen.1954 yılında bitirilerek çalışmaya başlamıştır. Sahibi İlyas Binali Özturktür. Kuruluşundan 1963 yılına kadar Malakanlar çalışmış onların Rusyaya gitmesiyle değirmen önemini yitirmiştir. 1980'den sonra kaderine terk edilmiş,özelliklerine gelince yapımı projeli bir yapıdır yüksek mimar mühendis çizmiştir projesini. 2 taş stehan dediğimiz bulgur yapan bir sistem buğdayın kabuğunu sıyıran beyaz un yapan ayrı bir sistem bilye ve carkla dondurulen taşlar aynı zamanda dinamo elektirik üretiyordu kısaca o dönemin bölgesel fabrikasıydı şimdi atıl durumdadır. 


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Bayramoğlu Köyü MarkaköyKora


Ardahan'ın "Markaköy"ü: İnternet Gazetesiyle Dünyaya  Açılan bir köy

Ardahan'ın Hoçvan Bayramoğlu köyü, eski adıyla Kora köyü, bölgede başlattığı kültürel ve iletişimsel etkiyle adını duyurarak halk arasında "Markaköy" olarak anılmaya başlandı. Bu etkileyici dönüşümün arkasında ise gazeteci, yazar ve girişimci Mehmet Ali Arslan'ın büyük çabaları yatıyor.

Köyün tanınırlığı, Mehmet Ali Arslan tarafından kurulan bir internet gazetesiyle başladı. O dönemin kısıtlı teknolojik imkanlarına rağmen Kora köyü, bu platform sayesinde dünya genelinde ses getirmeyi başardı. Köy halkı ve bölge sakinleri, bu başarıyı Arslan'ın köyüne olan bağlılığına atfederek köyü önce "Mehmet Ali Arslan köyü," ardından da kısa bir süre sonra "Markaköy" olarak adlandırdı.


Günümüzdeki iletişim ve teknoloji olanaklarının olmadığı bir dönemde, bir köyün bu denli geniş kitlelere ulaşması ve adeta bir marka haline gelmesi, Kora köyünün sıra dışı başarısını gözler önüne serdi. "Markaköy" ismi, köyün o dönemde elde ettiği şöhret ve tanınırlığın bir sembolü olarak tarihe geçti.





Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Posof hakkında bilgiler


Posof’un kuruluşu çok eski çağlara dayanır. Posof adı eski Türk dilinde Buşetkehv (Büşe-Bişe) meşe ve ormanlık dere anlamındadır. Zaman zaman şekil değiştirerek Postkov-Poskhov ve 1928 yılında harf inkılabından sonra resmi kayıtlara Posof olarak işlenmiştir. 1080 yılında Selçukluların Gürcülerin elinden alması ile Posof Türk hakimiyetine girmiştir. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Rus ve Gürcülerin işgaline uğrayan İlçe son olarak 2 Mart 1921'de Gürcülerin işgalinden kurtarılarak Anavatana dahil edilmiştir.
1992 yılına kadar Kars iline bağlı olan Posof, 1992 yılında Ardahan’ın İl olmasından sonra idari bakımdan Ardahan’a bağlanmıştır.


Coğrafi Durumu :


         Posof Ardahan’ın kuzey kısmında yer alıp deniz seviyesinden 1.583 metre yükseklikte ve 623 km2 yüz ölçüme sahiptir. Akarsu olarak sadece ilçenin Ardahan tarafından girişinde Posof Çayı bulunmaktadır. Engebeli bir arazi üzerine kurulmuş olan Posof’ta iklim olarak Ardahan yöresinin Karasal ikliminden çok Karadenizin ılıman iklimi hakimdir. Yılın büyük bölümünde yüksek kesimlerde kar hakimdir. İlçe güney ve doğusunda 2.540 rakımlı Ilgar Dağı Batısında  Arsiyan (Göze ) Dağı, Kuzeybatısında 3.500 rakımlı Gırma (Til) Dağı arasında kalan vadide konuşlandırılmıştır.
         Bölgedeki diğer yerleşim birimlerinden daha sıcak bir iklime sahip olan İlçede yer yer sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır.

 


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Kars Medya ve Gazete tarihi

 Medya ve Gazetecilik Tarihi: Köklü Geçmişten Dijital Geleceğe.

Ardahan'ın medya ve gazetecilik tarihi, Kars ve Iğdır ile birlikte Osmanlı dönemine kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Bölgede basılı gazetelerin ilk örneklerinden günümüzün dijital platformlarına kadar uzanan bu yolculuk, yörenin haberleşme ve bilgi akışındaki evrimini gözler önüne seriyor

Osmanlı Döneminden Cumhuriyet'e İlk Adımlar

Bölgenin bilinen ilk resmi yayın organı, 4 Ocak 1883 tarihinde Kars Vilayeti'nin resmi yayın organı olarak yayınlanmaya başlayan Kars Gazetesi'dir. Bu gazete, 28 Şubat 1917 tarihine kadar yayın hayatını sürdürmüştür. Kars Gazetesi'nin ardından, Ardahan, Kars ve Iğdır ile ilgili yayınlar yapan Yeşil Yuva ve Varlık gibi gazete ve dergiler de bölgede önemli bir yer edinmiştir. Bu dönemde basılı el  ilanları ve gazeteler aracılığıyla haberleşme sağlanmıştır.

Ardahan Gazetesi 

Mehmet Ali Arslan tarafından 1995 yılında kurulan Ardahan Gazetesi, Ardahan'ın ilk internet gazetesi olma özelliğini taşımaktadır. Kurulduğu günden bu yana farklı internet siteleri, bloglar ve platformlar üzerinden yayın hayatını sürdüren gazete, aynı zamanda şu önemli ünvanlara sahiptir:

1 Ardahan ismiyle yayınlanan ilk gazete

2 Dünya genelinde yayımlanan ilk Ardahan gazetesi

3 İnternette yayınlanan ilk Ardahan gazetesi

4 Çoklu dilde yayın yapan ilk Ardahan gazetesi

Karsın ilk internet gazetesi'de Mehmet Ali Arslan tarafından kuruldu Benzer bir durum'da Kars Gazetesi için de geçerlidir.

İlçe Gazeteciliğinden Bölgesel Entegrasyona

1995 ve 2000 yılları arasında Mehmet Ali Arslan, Kral İnternet ve Mehmet Ali Abi bünyesinde Ardahan, Kars ve Iğdır'ın ilk ilçe gazetelerini kurmuştur. Bu gazeteler arasında Posof, Hanak, Damal, Çıldır, Göle, Hoçvan, Sarıkamış, Selim, Susuz, Kağızman, Arpaçay, Akyaka, Digor, Tuzluca, Aralık ve Karakoyunlu gazeteleri bulunmaktadır. Ancak sonraki yıllarda bu ilçe gazeteleri, il gazetelerine bağlanarak bölgesel bir entegrasyon sağlamıştır.

Kars Iğdır ve Ardahan'da medya ve gazetecilik, basılı yayınlardan dijital platformlara uzanan bu uzun serüvende, bölgenin sesini duyurma ve bilgi akışını sağlama misyonunu başarıyla sürdürmüştür.




Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

M Platformu


Mehmet Ali Arslan Platformu veya kısa adıyla M-platformu 

M Platformu, Mehmet Ali Arslan ve çalışma arkadaşlarının marka ismidir. Gazeteci yazar Mehmet Ali Arslan tarafından 2002 yılında Ardahan, Kars, Iğdır "Akı Platformu" adıyla kurulan platform, 2025 yılında önemli bir isim değişikliğine giderek yoluna "M Platformu" olarak devam etme kararı almıştır.

M Platformu,, siyasi partiler ve dernekler üstüdür, Platform, bağımsız bir yapı olarak faaliyet göstermektedir.  platform, ülke genelinde siyasi Parti sanatçı gazeteci yazar şirket, dernek ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya gelerek çeşitli projelerin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla bağımsız bir şekilde hareket etmektedir.

Kuruluşundan bu yana toplumsal fayda odaklı çalışmalara imza atan M Platformu, yeni ismiyle de bu misyonunu sürdürmeyi hedefliyor. Platformun temel amacı, farklı sektörlerden ve sivil toplumdan gelen paydaşlar arasında köprü kurarak ortak akıl ve iş birliği ile sürdürülebilir projelere imza atmaktır. 

M Platformu bağımsız ve kapsayıcı yapısı, geniş bir yelpazede toplumsal konulara odaklanma ve çözüm üretme potansiyeli sunmaktadır



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Mozeret Tepesi Cam Seyir Terası

Ardahan Çıldır ilçesine 10 kilometre uzaklıktaki Karaçay Kanyonu ve Şeytan Kalesi’ne hakim bir noktada bulunan Mozeret Tepesi’ne cam seyir terası, sosyal donatı alanları, bölge mimarisine uygun taş ve ahşaptan kafeterya yapılacak. Projeyle, Çıldır Gölü, Şeytan Kalesi ile Türkiye-Gürcistan sınırında bulunan Aktaş Gölü’nün yeni bir turistik destinasyon haline getirilmesi ve turizmin dört mevsim çeşitlendirilmesi amaçlanıyor.Çıldır Gölü, Karaçay Kanyonu ve Şeytan Kalesi’nin bölgeye yerli ve yabancı çok sayıda turist bekleniyor.
Ardahan valiliği


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Çıldır Buz Şehri

Çıldır Buz Şehri Projesi" kapsamında hazırlanan buz yapıları oluşmaya devam ediyor. Yeşil mağara, meyve bahçesi, kristal mağara, balık müzesi, hayalet evi gibi farklı konseptlerde bir çok yapının olacağı Çıldır Buz Şehri'nin 10 gün içerisinde tümüyle hazır olması planlanıyor. Gerçekleştirilecek ışıklandırma çalışması ile proje alanı gece gündüz ziyarete açık olacak. Tüm vatandaşlarımızı Türkiye'nin ilk Buz Şehrini görmeye ilçemize davet ediyoruz.
Valiliğimizin himayelerinde Çıldır Kaymakamlığı, Çıldır Belediye Başkanlığı, İl Özel İdaresi ortaklığı, İl Orman şefliği katkıları ile çok cüzi bir bütçeyle yürütülen Çıldır Buz Şehri çalışması aynı zamanda damlama sulama yönteminin amaçlandığı bir geri dönüşüm projesidir. Türkiye'de bir ilk olacak olan proje ile bölgemiz turizmine önemli bir katkı sunulması hedefleniyor.
Ardahan Valiliği



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan kongreleri

Ardahan kongre binası


ARDAHAN KONGRELERİ 
        Kongre kelimesi, batı kökenlidir. "Toplantı" anlamına gelmektedir. 1918 Mondros Mütareke-si'nden sonra istanbul ve vatanın birçok yerinde "hukuku" korumak amacıyla sık sık millî toplantılar yapılmıştır. 5 Kasım 1918'de Kars'ta îslâm Şurası meydana getirilmiş ve 14 Kasım 1918'de bir kongre toplanmıştı. Bunu Ahıska, Ahılkelek ve Ardahan kongreleri izledi. Ahıska ve Ahılkelek'in Gürcüler-ce işgalinden sonra Millî Kongre, Japonya'ya başvurarak tanınmak istedi. Batum'un İngilizlerce işga­linden sonra I. Ardahan Kongresi çalışmaları başladı. Böylece Türkiye'deki kongreler edebiyatında, Ardahan, öncelikli yerini almış oldu. Ardahan kongreleri daha sonra yapılacak olan Erzurum ve özel­likle Sivas Kongresi'ne önemli bir örnek teşkil etmiştir. Kurtuluşa, bağımsızlığa ve Cumhuriyete gi­den yolun temelini atmıştır. I. Ardahan Kongresi. 3-5 Ocak 1919'da toplanmıştır. Başkanlığını III. Tümen Komutanı Halit (Karsıalan) Bey yapmıştır. Halit Bey, Enver Paşa komutasındaki I. Kafkas Ordusu'nda bulunmuş de­ğerli bir komutandı. Kongredeki diğer üyeler ise şunlardı: Cafer (Erçıkan) Bey, Dr. Hakkı Cenap, Dr. Fuat Sabit, Dr. Abidin (Ağacıkolu), Filibeli Hilmi, Arif Bey, Rasim (Acar), Cafer Bey (Bu zat aslen Er­zurumlu olup eski Teşkilât-ı Mahsusa mensuplarındandı ve Ebulhindili Cafer diye tanınırdı. Özellik­le Ermenilerin korkulu rüyası idi.) Dr. Fuat Sabit, İttihatçıların Erzurum'daki kilit isimlerindendi. Arif Bey Orduda Baytarlıkta bulun­muş bir yarbaydı. Ardahan Kaymakamı Rasim (Acar) Bey, ise yörede köklü bir aile olan Hamşioğul-larına mensuptu. Kongre, Rasim Bey'in konağında toplandı. Bu konak, bugün Kongre Müzesi olarak ziyaretçilere açılmıştır. Kongreye katılan üyeler tecrübeli kimselerdi. Ardahan ve çevresinde meydana gelecek oldu bitti-lere karşı kesinlikle direnme kararında olan kimselerdi. I. Ardahan Kongresi 3-5 Aralık 1919 günleri arasında devam etti ve Kongrede şu önemli karalar alındı:

 Mondros'ta dikte ettirilen kararlara uyulmamalıdır.


 Eldeki silâhlar teslim edilmeyecektir. Hatta yeni bir mücadele için her çare denenerek yenidensilahlanmaya gidilecektir.


 Ahıska ve Elviye-i Selâse (Kars, Ardahan, Batum) düşman işgalinden yeni kurtulmuştur. Buralar hiçbir şekilde terk edilmemelidir. Anavatan için Boğazlar son derece elzemdir. Limanlar ve demiryol­ları düşman kontrolüne bırakılmamalıdır. Zafere ulaşıncaya kadar yılgınlık gösterilmemelidir. Her­kesin uyum içerisinde çalışması gerekmektedir


        Ardahan bir süre sonra I. Kongrede alınan karar gereği II. Kongreye ev sahipliği yapmaya hazır­lanmaya başladı. 7-9 Ocak 1919'da daha geniş bir katılımla II. Ardahan Kongresi toplandı. İlk Kong­reye katılanların yanında Ahıska, Çıldır, Oltu, Kars, Ahılkelek, Kağızman ile Şüregel'den gelen davet­li delegeler, bu tarih öncesinde hazır bulundular. Kongrenin reisi yine Halit Beydir. II. Ardahan Kongresi'ne katılan birçok önemli davetlinin başında Şura Hükümeti Cumhurbaşkanı Cihangirzade İbrahim Bey gelmektedir.  II. Ardahan Kongresi çalışmaları, ilkine göre daha kapsamlı idi. İngiliz ve Ermeni tehdidinin baş­lamak üzere olduğu bir sırada Doğuda başka bir deyişle Elviye-i Selase'de çıkan en cesur ses olma özelliğine sahiptir. Bu Kongrede alınan karalar ise şunlardır:

Güneybatı Geçici Millî Kafkas Hükümeti kurulmalıdır. Bunun için Millî Şura temsilcilerinin se­çip göndereceği delegelerle Kars'ta Büyük Kongre toplanması sağlanmalıdır.


İngilizler, Mütareke hükümleri içerisine alınmıştır. Ordudaki silâhlar halka dağıtılmalıdır. Gür­cü ve Ermeniler asla memleket içerisine sokulmamalıdır. Trabzon'da İstikbal ve İkbal, Batum'da Sa-day-ı Millet ve Erzurum'da Albayrak gibi milli yayınlar çıkarılmalıdır.


 Eldeki silahlar kesinlikle teslim edilmeyecek, III. Tümen 1914 sınırları gerisine çekilecek, Gü­neybatı Kafkasya Hükümeti'ne her türlü önderlik Halit Bey tarafından yapılacaktır.


Vakit kaybetmeden Milli Şura Hükümeti ile temas ile temas kurulmalıdır.


        Bu bölgelerden gelecek temsilciler ile II. Ardahan Kongresi toplanmalıdır. I. ve II. Ardahan Kongreleri, Doğu Anadolu Kongreler grubu içerisinde yer almaktadır. Burada ve sonra Kars'taki toplantı son derece önemlidir. Bir müddet sonra da Erzurum'da önce vilâyet ve son­ra da Mustafa Kemal Paşa'nın katıldığı büyük kongre toplanacaktır. Böylece, Ardahan'da başlatılan Hukuk savaşı bütün doğuyu içine alacaktır. Gürcüler yukarıda da belirtildiği gibi Ardahan istikametinde ilerleyerek 20 Nisan 1919'da Arda­han'ı işgal ettiler. Kongre sonrasında oluşan Şurayı da dağıttılar. Ayrıca Gürcüler Ardahan civarında­ki Seyduran ve Dikan köyleriyle, Göle'deki Arpaşen köyünü tahrip ettiler. Ardahan ve havalisinde 1000 kadar insanı katlettiler. Bu olaylar olduğu sırada İngilizler Kars'a girerek 13 Nisan 1919'da Millî Şura Hükümeti'ne son verdiler. İngilizlerin delaletiyle Gürcü ordusu Kura ırmağının sol tarafını işgal ederken, şehrin sağ yakada kalan kesimi de Ermenilere verildi. Yöre halkı Ermeni ve Gürcülerin arasında kalmıştı. 



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Yalnızçam Kayak Sporları Merkezi

Ardahan'a sadece 20 km. uzaklıktadır. Bu yolun ilk 17 km si asfalt karayolu, bu yoldan planlama alanına bağlantıyı sağlayan 3 km’lik yol ise stabilize yoldur. 1998 yılında yapımına başlanan tesis baby-lift ile hizmete sunulmuş olup, telesiyej kurulması, çalışmaları sürdürülmektedir. Günübirlik, ihtiyaçlar karşılanmak üzere kafeterya ve 20 kişinin konaklayabilmesine imkan sağlayacak şekilde konaklama tesisi yapılarak, özel teşebbüse verilmek suretiyle hizmete sunulmuştur.  Bu çalışmalar yapılırken ormanlık sahada ağaç kıyımı yapılmayıp, doğal çevreye de zarar verilmeyip çevreye uyum sağlayan tesisler yapılmıştır.



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Kaynaklardan Ardahan Tarihi

Ardahan: Tarihin Katmanları Arasında Bir Yolculuk

Ardahan, ismiyle bile köklü bir geçmişe işaret eden bir coğrafya. Artani veya Artaani'den evrilen bu isim, bazı görüşlere göre Ahameniş döneminde Gürcistan'da yaygın olan Zerdüştilik inancıyla bağlantılı. Eski Farsçada "Aša" olarak bilinen tanrıya atfedilen "Arta" kökü, sadece Ardahan'a değil, Artavani, Artahi, Artanuci ve Artaşeni gibi birçok yer adına da ilham kaynağı olmuş

16,yüzyılda Gürcülerden Ardahan bölgesini ele geçiren Osmanlılar, ilk tahrir kayıtlarında Ardahan'ı bugünkü yazılışına yakın bir şekilde (اردهان) kaydetmişlerdir. Gürcü kaynaklarında ise bölge yaygın olarak Artaani (არტაანი) olarak anılsa da, Artahani (არტაჰანი) ve Artani (არტანი) kullanımları da mevcuttur
Hatta günümüzde Gürcistan'ın doğusunda Artani adını taşıyan iki köy bulunuyor. Osmanlıca'daki "d" sesinin, Gürcüce'deki "t'" sesinden evrildiği yönündeki dilbilimsel görüşler de Ardahan isminin kökenine ışık tutuyor.


Ardahan kentinin kuruluşu ise mistik bir efsaneye dayanıyor. Gürcü tarihçi Leonti Mroveli'nin aktardığına göre, Mtshetos'un oğlu Cavahos tarafından kurulan kentin ilk adı Kacta Kalaki (Şeytan Şehri) idi. Zamanla bu isim Huri olarak değişmişti. Ancak Gürcü kaynaklarında Artaani adı daha çok bölgeyi tanımlamak için kullanılıyordu ve Kacta Kalaki ile Huri olarak bilinen yerleşim birimine 
sonradan Artaani denilmişti. İlginç bir şekilde, Osmanlıların 1595 tarihli tahririnde Ardahan-ı Büzürg (Büyük Ardahan) livasının merkezi bugünkü Ardahan değil, Parakan / Rabat-i Kala-i Parakan (رباط قلعه پرە كن) adlı önemli bir kale-kentti. Parakan adı, ünlü Gürcü tarihi Kartlis Tshovreba'da da geçmekte olup, Osmanlıların bölgeyi ele geçirme sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

Ne yazık ki, Ardahan kentinin tarihi ile bölgenin tarihi sıklıkla karıştırılmakta ve antik çağlardan Orta Çağa kadar bölgeye hakim olan devletlerin Ardahan kentini de ele geçirdiği yönünde yanlış bilgiler verilmektedir. Oysa Kacta Tsihe, Huri ve Parakani olarak bilinen eski kale-kentlerin tam olarak bugünkü Ardahan kentinin bulunduğu yerde kurulduğuna dair kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılda Kars ve Ardahan bölgelerini ele geçirmesiyle, Ardahan-ı Büzürg Gürcistan vilayetine, Küçük Ardahan olarak anılan Kola bölgesi ise Kars vilayetine bağlanmıştır

Uzun süre Osmanlı hakimiyetinde kalan Ardahan, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Rus İmparatorluğu'nun eline geçmiştir. Çarlık Rusyası döneminde Ardahan, Ardahan sancağının ve ilçesinin merkezi olmuş, ancak savaş sonrası göçlerle nüfusu azalmıştır. Müslümanların yanı sıra Ermeni Rum ve az sayıda Yahudi nüfusu da barındıran kasabada, tuğla ve deri imalathaneleri ile değirmenler bulunuyordu.

I. Dünya Savaşı'nın ardından kısa bir süre Gürcistan sınırları içinde kalan Ardahan, 1921'de Kızıl Ordu'nun Gürcistan'ı işgali sırasında fiilen Türkiye'ye katılmış ve bu durum aynı yıl imzalanan Moskova Antlaşması ile de tescillenmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Nutuk'ta Ardahan'ın Türkiye'ye katılış sürecini detaylı bir şekilde anlatmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte Kars vilayetine bağlı bir ilçe merkezi olan Ardahan, 1992 yılında il statüsü kazanarak bölgenin önemli bir merkezi haline gelmiştir. 2008 yılında kurulan Ardahan Üniversitesi de kentin kültürel ve sosyal yaşamına önemli katkılar sağlamaktadır.


Bugünkü Ardahan kenti ve çevresinde geçmişten günümüze ulaşan bazı tarihi yapılar bulunmaktadır. Mindaşeni Kilisesi, Parakani Kalesi'nin kilisesi ve Kayabaşı köyündeki kubbeli kilise kalıntıları bu tarihi mirası yansıtmaktadır. Ayrıca, Parakani Kalesi, Ramazan Tabyası ve Ardahan Kalesi gibi farklı dönemlere ait kaleler de bölgenin stratejik önemini gözler önüne sermektedir. Özellikle sağlam bir şekilde günümüze ulaşan Ardahan Kalesi, kentin sembol yapılarından biri olarak Kura Nehri kıyısında ihtişamla yükselmektedir



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan iklimi

Ardahan'da Sert Kışlar ve Ilıman Yazların Hüküm Sürdüğü İklim

Ardahan, Karadeniz Bölgesi'ne komşuluğu ve yüksek rakımıyla kendine özgü bir iklim yapısına sahip. Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasına göre "Dfb" olarak tanımlanan nemli orta enlem ikliminin etkisi altında olan şehirde, kışlar oldukça soğuk geçerken, yazlar ılıman bir havaya bürünüyor. Bölgede her mevsim yağış görülmesi de  
dikkat çekici bir özellik
Ardahan'da yıllık ortalama sıcaklık 3,8 °C olarak ölçülüyor. Yılın beş ayında ise ortalama sıcaklık 0 °C'nin altına düşüyor, bu da kışların ne kadar çetin geçtiğini gösteriyor. Yaz aylarında ise sıcaklıklar yükselişe geçiyor. Ağustos ve temmuz ayları ortalama 16,3 °C sıcaklıkla en ılıman dönemler olurken, kaydedilen maksimum sıcaklık ise 35 °C'ye kadar ulaşabiliyor.

Ardahan'da yıllık ortalama yağış miktarı 551 mm civarında seyrediyor. En fazla yağışın görüldüğü aylar haziran (92 mm) ve mayıs (82 mm) olurken, ocak (19 mm), şubat (21 mm) ve aralık (22 mm) en kurak aylar olarak kayıtlara geçiyor. Yağışların %41'i yaz aylarında düşerken, ilkbahar mevsiminde bu oran %30 olarak gerçekleşiyor. Rüzgar hızı ise ortalama 2,1 m/sn olarak ölçülürken, maksimum rüzgar
hızı 32 m/sn'ye kadar çıkabiliyor. Bu iklim özellikleri, Ardahan'ın doğal bitki örtüsünü ve tarım faaliyetlerini de önemli ölçüde etkiliyor




Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Coğrafyası, genel bilgiler

Ardahan: Yüksek Dağların Gölgesinde Şekillenen Doğa Harikası


Doğu Anadolu Bölgesi'nin Karadeniz'e komşu kuzeydoğu ucunda yer alan Ardahan, sıra dışı coğrafi yapısıyla dikkat çekiyor. Yüksek ve engebeli arazisi üzerinde 3.000 metreyi aşan zirveler göğe uzanıyor. Artvin sınırını boyunca uzanan Yalnızçam Dağları, ilin batı sınırını çizerken, kuzeydoğusunda Keldağ'ın (3.033 m) heybeti, doğusunda ise Akbaba Dağı'nın (3.126 m) görkemi hissediliyor. Güneyde ise Allahuekber Dağları ve Kısır Dağı'nın (3.197 m) engebeli yapısı, bölgeye kendine has bir karakter katıyor. Allahuekber Dağları'nın bir uzantısı olan Kabak Dağı (3.054 m) da il sınırları içerisinde yükseliyor. Kısır Dağı ise 3.197 metrelik zirvesiyle Ardahan'ın en yüksek noktası olarak biliniyor.


İlin orta kesiminde geniş bir alana yayılan Ardahan Platosu, 1800-2000 metre arasındaki yüksekliğiyle dikkat çekiyor. Temelini Neojen döneminde gerçekleşen volkanik faaliyetler sonucu oluşan lavların oluşturduğu bu plato, Pliyosen sonu ve Pleistosen başlarında meydana gelen faylanmalar neticesinde çökmüştür
Kenarlarında marnlı ve kumlu tortuların bulunduğu bu çöküntü alanı, yüksek bölgelerden taşınan malzemelerle zamanla dolmuştur.

Ardahan Platosu'nun yüzeyini ise Kura Nehri ve onun kolları şekillendirmiştir. Platoyu baştan başa kat eden Kura Nehri, bölgenin en önemli akarsuyu olarak öne çıkıyor. İlin güneydoğu köşesinde, 1.959 metre yükseklikte yer alan Çıldır Gölü, bölgenin doğal güzelliklerinden bir diğerini oluşturuyor. Doğusunda ise Aktaş Gölü bulunuyor ki, bu gölün yarısı Gürcistan sınırları içerisinde kalıyor ve 1.798 metre yükseklikte konumlanıyor. Ardahan'ın bu çarpıcı coğrafi yapısı, bölgeyi hem doğal güzellikler açısından zengin kılıyor hem de kendine özgü iklim koşullarının oluşmasına zemin hazırlıyor




Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan-Artvin Sınırında Saklı Cennet: Sahara Milli Parkı sahara

Ardahan ve Artvin illerinin kucaklaştığı noktada yer alan Sahara Milli Parkı, büyüleyici doğal güzellikleri ve benzersiz bitki örtüsüyle ziyaretçilerini adeta başka bir dünyaya taşıyor. Parkın yemyeşil ormanları, heybetli ladin ve göknar ağaçlarıyla kaplı, her mevsim ayrı bir görsel şölen sunuyor.

Doğa tutkunlarının ve fotoğrafçıların vazgeçilmez adresi haline gelen Sahara Milli Parkı, zengin flora ve faunasıyla dikkat çekiyor. Bölgenin ilginç jeolojik yapısı ise parkı daha da özel kılıyor. Ayrıca, parkın farklı köşelerinde keşfedilmeyi bekleyen birçok çeşit mantar türü de bulunuyor. Sahara Milli Parkı, bozulmamış doğasıyla huzur dolu bir kaçamak yapmak isteyenler için ideal bir destinasyon.


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Çıldır'ın Kalbinde Aşık Şenlik Köyü ve Tüneli

Ardahan'ın Çıldır ilçesinde yer alan Aşık Şenlik köyü, ilçe merkezine 7 kilometre, Ardahan'a 45 kilometre ve Gürcistan sınır kontrol noktasına ise sadece 4 kilometre mesafede konumlanıyor. Yüksek rakımlı bir sulak alanda kurulu olan bu şirin köy, bölgenin doğal güzellikleriyle iç içe bir yaşam sunuyor

Köyün hemen yakınında, Çıldır'ı Aktaş Sınır Kapısı'na bağlayan D.75-01 karayolu üzerinde önemli bir geçit olan Mozeret Geçidi'nde Aşık Şenlik Tüneli yükseliyor. Başlangıçta Mozeret Tüneli olarak adlandırılan bu yapı, Çıldırlı ünlü halk ozanı Âşık Şenlik'in anısını yaşatmak amacıyla Aşık Şenlik Tüneli olarak yeniden isimlendirilmiştir. Bu tünel, bölge ulaşımına önemli bir katkı sağlarken, aynı zamanda yörenin kültürel değerine de anlamlı bir gönderme yapıyor.



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Koyunlu Köyü: Tarihi İpeksi Dokunuşlarla Bezeli

Ardahan'ın Koyunlu köyü, geçmişin derinliklerinden süzülüp gelen bir isimle anılıyordu: Kondik veya Kundik. Bu kadim ad, 1886 tarihli Rus nüfus tespit kayıtlarında "Kunduk-Su (Кундук-Су)" olarak yankılanırken, 1928 tarihli Osmanlıca köy listelerinde ise "Kondik" (قوندیك) şeklinde varlığını sürdürmüştür.
Kondik köyü, Orta Çağ'da Gürcistan coğrafyasının kalbinde yer alan tarihi Kola bölgesinin bir parçasıydı. Bu stratejik ve kültürel açıdan önemli bölge, 16. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetine girmiştir. Ancak Kola'nın önemi sadece siyasi sınırlarla sınırlı değildi. Gürcü Ortodoks inancında da derin izler bırakan bu topraklar, "dokuz aziz" ile olan manevi bağlantısıyla da ayrı bir saygınlığa sahipti

Koyunlu köyü: Ardahan Göle ilçesine bağlı bir köydür.




Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Ölçek Köyü: Tarihin İzleri, Doğanın Güzelliği ve Acı Hatıralar Bir Arada

Ardahan Ölçek Köyü: Tarihin İzleri, Doğanın Güzelliği ve Acı Hatıralar Bir Arada

Ardahan'ın merkezine sadece 8 kilometre uzaklıkta yer alan Ölçek köyü, kadim tarihi, doğal güzellikleri ve geçmişte yaşanan acı olaylarla örülü bir geçmişe sahip. Köyün eski adı olan Orçoki (ორჩოკი), bazı Gürcüce kaynaklarda Orcohi (ორჯოხი) ve Olçagiri (ოლჩაგირი) olarak da geçiyor. Hatta bölgede Orcohi Dağı (ორჯოხის მთა) adıyla anılan bir dağın bulunması da bu ismin 
yöredeki derin izlerini gösteriyor. Orçoki adı, zamanla Türkçeye Orçok şeklinde evrilmiş ve 1595 tarihli Osmanlı tahrir defterinde ve Çıldır Eyaleti'nin 1694-1732 dönemi cebe defterinde bu şekilde kayıtlara geçmiştir.


Orçoki veya Orcohi köyü, Orta Çağ'da Gürcistan'ı oluşturan önemli bölgelerden biri olan Artani'de yer almaktaydı. 16. yüzyılın ortalarında Osmanlıların bu bölgeyi ele geçirmesiyle köy de Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Köyde bulunan ve günümüzde hala ayakta olan iki kilisenin de bu dönemden kaldığı düşünülüyor. Bu tarihi yapılardan birinin 10. yüzyılda inşa edilmiş olması, köyün Bizans dönemine kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor. Öte yandan, köydeki megalit yapı kalıntıları ise buranın çok daha eski bir yerleşim yeri olduğunu kanıtlar nitelikte. Ayrıca, günümüzde Kalacuk olarak adlandırılan ve kale olduğu tahmin edilen terk edilmiş bir köy de Ölçek köyünün sınırları içinde bulunuyor 

Ölçek köyü, doğal güzellikleriyle de büyüleyici bir atmosfere sahip. Yeşil çimenleri, masmavi akarsuları ve her iki yanını saran yemyeşil sarıçam ormanlarıyla adeta bir doğa harikası. Köyün yaylası sayısız çeşme ve kaynak suyuyla bezeli. Köyün ortasından akan dere suyunun yanı sıra, bir diğer mahallesinde ormandan çıkan ve kışın bile donmayan alabalıkların yaşadığı Çerme suyu bulunuyor. Bu doğal zenginlikler, köyün yaşam kalitesini artırıyor.

Ancak Ölçek köyünün tarihinde acı hatıralar da yer alıyor. Köy, 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar ve Ermeniler tarafından yakılıp yıkılmış ve işgal edilmiş. I. Dünya Savaşı'nın başladığı yıllarda ise Ermeni mezalimine maruz kalan köylülerden yaklaşık 120'si hunharca katledilmiş. Bu acı olaylar sırasında birçok köylü Doğu Anadolu'nun iç kesimlerine göç etmek zorunda kalmış, ancak savaşın sona ermesiyle birçoğu geri dönmüştür.


Günümüzde Ardahan'a yakınlığı ve merkezi konumuyla dikkat çeken Ölçek köyü, Ardahan, Kars, Hanak, Çıldır, Damal ve Posof gibi önemli il ve ilçelerle karayolu bağlantısına sahip. Köy halkı, arazilerinde bulunan eşsiz sarıçam ormanlarının korunması konusunda büyük bir hassasiyet gösteriyor ve yetkililerden bu doğal güzelliklerin gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemlerin alınmasını bekliyor.

Eğitime büyük önem veren Ölçek köyünde, ilkokulun 1948 yılında açılmasıyla okuma yazma oranı kısa sürede %100'e ulaşmış ve bu başarı hala devam ediyor. Köyden çok sayıda yüksek öğrenim görmüş insan çıkmış ve bu kişiler devletin çeşitli kademelerinde önemli görevler üstlenmişlerdir. 1950 yılında 450 haneye sahip olan köyden, 1960'lı yıllardan itibaren büyük şehirlere yaşanan göçlerle birlikte, İstanbul, Ankara, İzmir ve Kocaeli gibi şehirlerde yaşayan Ölçekli ailelerin sayısı 20.000 haneyi aşmıştır. Bu şehirlerde yaşayan genç nesil arasında başarılı iş insanları da bulunmaktadır. Ölçek köyü, hem tarihi derinliği hem de doğal güzellikleriyle Ardahan'ın önemli bir parçası olmaya devam ediyor.


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Yalnızçam Köyü'nün Kökenleri ve Tarihi Katmanları

Ardahan Yalnızçam Köyü'nün Kökenleri ve Tarihi Katmanları

Ardahan'ın Merkez ilçesine bağlı Yalnızçam köyü, zengin bir geçmişe sahip. Köyün bilinen en eski adı Sindisgom veya Sindizgom'dur. Bu isim, 1595 tarihli Osmanlı tahrir defteri olan Defter-i Mufassal-i Vilayet-i Gürcistan'da Sindizgom (سندزكوم) olarak kaydedilmiştir. Osmanlıların 16. yüzyılın ortalarında Gürcülerden ele geçirdiği bu yerleşimin adının, Gürcüce "ahır" anlamına gelen "gomi" (გომი) kelimesini içeren Sindisgomi 
(სინდისგომი) kelimesinden Türkçeye geçtiği düşünülmektedir.

Sindisgomi, Orta Çağ'da Gürcistan'ı oluşturan önemli bölgelerden biri olan Artaani'de bulunuyordu. Osmanlı Devleti'nin bu bölgeyi ve dolayısıyla Sindisgomi'yi ele geçirmesiyle birlikte köy, yeni bir döneme adım atmıştır. Ancak Yalnızçam köyünün sınırları içerisinde yer alan Yokuşdibi mevkiindeki etkileyici megalit yapı kalıntısı, bölgenin tarihinin çok daha eskilere, ilk çağlara kadar uzandığını ortaya koymaktadır. Bu antik yapılar Yalnızçam ve çevresinin binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığının önemli bir kanıtıdır.



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Hanak'ın Ortakent Mahallesi ve Çavdarlı Köyü'nün Tarihi Bağlantıları

Ardahan Hanak'ın Ortakent Mahallesi ve Çavdarlı Köyü'nün Tarihi Bağlantıları

Ardahan'ın Hanak ilçesinde bulunan Ortakent Mahallesi ve Çavdarlı Köyü, geçmişleriyle dikkat çekiyor. Ortakent, tarihsel Eruşeti bölgesinde yer alan Nakalakevi adlı eski bir yerleşim yeriydi. Gürcüce'de "Nakalakevi" (ნაქალაქევი) olarak bilinen bu köy, Osmanlı döneminde Ardahan kazasına bağlı Hanak nahiyesinin bir parçasıydı. Ancak 1959 yılında köyün adı değiştirilerek Ortakent yapıldı. Günümüzde ise Ortakent, Hanak kasabasının bir mahallesi olarak varlığını sürdürüyor

Hanak ilçesinin bir diğer köyü olan Çavdarlı'nın eski adı ise Verana Nakalakevi'ydi. Bu durum, Nakalakevi adının bölgede birden fazla yerleşimle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Verana kelimesi Gürcüce'de "harabe" anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Verana Nakalakevi, "Harabe Nakalakevi" şeklinde çevrilebilir. Bu isim değişikliği,
Çavdarlı köyünün bulunduğu yerde geçmişte Nakalakevi adlı bir yerleşim biriminin varlığına ve zamanla harabe haline geldiğine işaret ediyor olabilir. Bu tarihi bağlantılar, Hanak ve çevresinin zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor.


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan köprülü


Ardahan'ın Göle İlçesine Bağlı Köprülü Beldesi Tarihiyle Işık Tutuyor

Ardahan'ın Göle ilçesine bağlı şirin beldelerden biri olan Köprülü, geçmişiyle dikkat çekiyor. Beldenin eski adının Korevenk veya Karavenk olduğu biliniyor. Bu bilgi, 1886 tarihli Rus nüfus tespit kayıtlarında Karavenk / Koravenk (Каравенк / Коравенк) şeklinde geçmesiyle de destekleniyor. Aynı şekilde, 1928 tarihli Osmanlıca köy listesinde de yerleşim birimi Korevenk (قورەوەنك) adıyla kayıtlarda yer alıyor.

Korevenk köyünün Orta Çağ'da Gürcistan'ı oluşturan tarihi bölgelerden biri olan Kola'da bulunması, bölgenin köklü geçmişine işaret ediyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyılın ikinci yarısında bu toprakları Gürcülerden ele geçirmesiyle bölge Osmanlı hakimiyetine girmiş. Köye ait detaylı eski kayıtlar henüz gün yüzüne çıkmamış olsa da, beldede rastlanan megalit yapı kalıntıları buranın çok eski bir yerleşim alanı olduğunu açıkça gösteriyor. Bu tarihi izler, Köprülü ve çevresinin binlerce yıllık bir geçmişe sahip olduğunu düşündürüyor









Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Ansiklopedi



ARDAHAN ANSİKLOPEDİ - 2015 yılında Gazeteci, yazar ve Girişimci Mehmet Ali Arslan tarafından bir wiki sitesi olarak kurulan Ardahan Ansiklopedisi, 2025 yılı itibarıyla Ardahan'ın ilk internet gazetesi olan Ardahan Gazetesi bünyesine dahil oldu.

Daha önce Mehmet Ali Arslan Yayınları çatısı altında yayın hayatına devam eden ansiklopediye, artık Ardahan Gazetesi'nin internet sitesindeki özel linkler aracılığıyla erişilebileceksiniz..
www.ardahangazetesi.tr


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Merkez köyleri


  1. Açıkyazı (Alabala)
  2. Ağzıpek (Cincirop)
  3. Akyaka (Kodushara)
  4. Alagöz
  5. Altaş (Ur)
  6. Ardıçdere(Y.Torashev)
  7. Aşağı Kurtoğlu
  8. B.Sütlüce (B.Harziyan)
  9. Bağdeşan (Kinzodamal)
  10. Balıkçılar (Duduna)
  11. Bayramoğlu (Markaköy Kora)
  12. Beşiktaş (Mıcuc)
  13. Binbaşar (Murka)
  14. Çağlayık (Erdemel)
  15. Çalabaş çelebaşi
  16. Çamlıçatak (Gölebert)
  17. Çataldere (Kunzut)
  18. Çatalköprü (Şadıvan)
  19. Çetinsu
  20. Çeyilli (Revas)
  21. Çimenkaya (A.Torashev)
  22. Çobanlı (kellik)
  23. Dağcı (Tikoş)
  24. Dağevi (Dıbat)
  25. Dedegül
  26. Değirmenli (Değirmenköy)
  27. Derindere (Heva)
  28. Edegül
  29. Gölgeli korgeli
  30. Gürçayır (Sapkara)
  31. Güzçimeni (Kirman)
  32. Hacıali Hecelya
  33. Hasköy xas
  34. Kartalpınar (Fahğrel)
  35. Kazlıköy (Pişhasğom)
  36. Kıraç (Danızğom)
  37. Kocaköy
  38. Köprücük (Xeskar)
  39. Kuşuçmaz – hopal – güzelyurt
  40. Küçüksütlüce (K.Harziyan)
  41. Lehimli
  42. Nebioğlu
  43. Ortageçit (Sazara)
  44. Otbiçen (Kımıli)
  45. Ovapınar (Bağdat)
  46. Ölçek
  47. Ömerağa omerxa
  48. Samanbeyli sıxerpet
  49. Sarıyamaç (Sırazgom)
  50. Sugöze
  51. Sulakyurt /Sarzep)
  52. Taşlıdere (Pangis)
  53. Tazeköy (Döşeli) Beberek
  54. Tepeler (Konk)
  55. Tepesuyu (Gürcübey)
  56. Tunçoluk (Panik)
  57. Uzunova (Maniyok)
  58. Yalnızçam (Sindisgom)
  59. Yaylacık
  60. Y.Ç.Hasköy
  61. Yokuşdibi (Lori)
  62. Y. Kurtoğlu
  63. Yaylakarakolu (Kawe)

Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Göle Köyleri

  1. Ağılyolu (Arpaşen)
  2. B. Altunbulak (Haraba)
  3. Balçeşme (Lelevarginis)
  4. Bellitepe (Urut)
  5. Budaklı (Cicor)
  6. Çakıldere (Orakilise)
  7. Çakırüzüm (Mızarat)
  8. Çalıdere (Mıhgerek)
  9. Çardaklı
  10. Çayırbaşı (Hokam)
  11. Çobanköy
  12. Çullu
  13. Damlasu (Sasader)
  14. Dedekılıç (Keşer)
  15. Dedeşen (Gümüşparmak)
  16. Dengeli (Abur)
  17. Dereyolu (Salut)
  18. Gölekçayır (Pilimur)
  19. Durançam (Hımısker)
  20. Durucasu (Gırdımal)
  21. E. Demirkapı
  22. Esenboğaz (Kelpikor)
  23. Filizli (Sivin)
  24. Gedik (Lağustan)
  25. Gülistan
  26. Günorta (Kızılkilise)
  27. Hoştülbent
  28. K. Altunbulak
  29. Kalecik
  30. Karatavuk
  31. Karlıyazı (Kirziyan)
  32. Kayaaltı (Poladik)
  33. Kuytuca (Şeki)
  34. Koyunlu (Gundik)
  35. Köprülü (Korevenk)
  36. Kuzupınar (Konk)
  37. K. Boğatepe
  38. Meşedibi (Morufka)
  39. Mollahasan
  40. Okçu
  41. Samandöken (Sinot)
  42. Senemoğlu
  43. Serinçayır (Çölpenek)
  44. Sürügüden (Hive)
  45. Tahtakıran
  46. Tellioğlu
  47. Toptaş
  48. Uğurtaşı (Dörtkilise)
  49. Y. Demirkapı
  50. Yağmuroğlu
  51. Yanatlı (Varginis)
  52. Yavuzlar (Üçkilise)
  53. Yeleçli (Samzelek)
  54. Yeniköy
  55. Yiğitkonağı (Türkeşen)

Ardahan Gazetesi Ansiklopedi

Ardahan Hanak Köyleri


  1. Alaçam (Aşağı Dikan)
  2. Altınemek (Konduravul)
  3. Arıkonak (Konk)
  4. Aydere (Aşağıki Surma)
  5. Avcılar (Kışla Hanak)
  6. Baştoklu (Yukarı Dikan)
  7. Binbaşak (Gügübe)
  8. Börk
  9. Çatköy
  10. Çavdarlı (Verannakalaköy)
  11. Çayağzı (Orağaz)
  12. Çiçeklidağ (Fayatlı)
  13. Çimliçayır
  14. Dilekdere (Hoşuret)
  15. Güneşgören (Kerkeden)
  16. İncedere (Piklop)
  17. Karakale
  18. Koyunpınarı (Saskara)
  19. Oğuzyolu (Örüşet)
  20. Ortakent (Büyük Nakala)
  21. Sazlıçayır (Ağaşen)
  22. Serinkuyu (Daniden)
  23. Sevimli (Vel)
  24. Sulakçayır
  25. Y. Aydere (Yukarıki Surma)
  26. Yamaçyolu (Vardosan)
  27. Yamçılı (Macivet)
  28. Yünbüken (Cırget)


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Damal köyleri

  1. Aşağıgündeş
  2. Burmadere (Sors)
  3. Çaybaşı Mah.
  4. Dereköy
  5. Eskikılıç (Çifteşen)
  6. İkizdere (Nunus)
  7. Kalenderdere
  8. Konuksever Mah.
  9. Obrucak (Çükora)
  10. Otağlı (Arzede)
  11. Serhat Mah.
  12. Seyitören
  13. Tepeköy
  14. Üçdere (Samütka)
  15. Yukarıgündeş


Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Çıldır köyleri


  1. Ağıllı (Hamaş)
  2. Akçakale
  3. Akçil (Cölit)
  4. Akdarı (Çamora)
  5. Akkiraz (Kertene)
  6. Aşağıcanbaz
  7. Aşıkşenlik (Suhara)
  8. Baltalı (Tatalet)
  9. Başköy
  10. Damlıca
  11. Dirsekkaya (Zerebük)
  12. Doğankaya (Helevan)
  13. E.Beyrahatun
  14. Eşmepınar (Prut)
  15. Gölebakan (Meredis)
  16. Gülbelen (Urta)
  17. Güvenocak (Zinzal)
  18. Karakale
  19. Kaşlıkaya (Vartmana)
  20. Kayabeyi (Yerli Çayıs)
  21. Kenarbel
  22. Kenardere (Anpur)
  23. Kotanlı (Sikerip)
  24. Kurtkale
  25. Kuzukaya (Sabadur)
  26. Meryemköy Öncül(Garostav)
  27. Övündü (Vaşlop)
  28. Sabaholdu (Godas)
  29. Saymalı (Köyhas)
  30. Sazlısu (Goravel)
  31. Semiha Şakir (Terekemeçayı)
  32. Taşdeğirmen (Çamdura)
  33. Y. Behrahatun
  34. Yıldırımtepe (Rabat)
  35. Yukarıcambaz



Ardahan Gazetesi blog ve Ansiklopedi

Ardahan Posof köyleri

  1. Akbal (Obol)
  2. Alabalık (Sayho)
  3. Alköy
  4. Arılı (Zedezümde)
  5. Armutveren (Papola)
  6. Asmakonak (Sanhulye)
  7. Aşık Üzeyir (Boşdere-Hevat)
  8. Aşık Zülali (Suskap)
  9. B. Eminbey (Cilvala)
  10. Balgöze (Çıldıret)
  11. Baykent (Vahla)
  12. Çakırkoç (Mere)
  13. Çambeli (Sağre)
  14. Çamyazı (Ohtel)
  15. Çayırçimen (Lamiyon)
  16. Demirdöven (Varzna)
  17. Derindere
  18. Doğrular (Aşağıcacun)
  19. Erim
  20. Gönülaçan (Şuvaskal)
  21. Gümüşkavak (Zendar)
  22. Günbatan (Banarhev)
  23. Günlüce (Caborya)
  24. Gürarmut (Koliskal)
  25. İncedere (Cuvantel)
  26. Kaleönü (Agara)
  27. Kalkankaya (Petoban)
  28. Kayınlı (Şulgavur)
  29. Kırköy (Kırdamala)
  30. Kolköy
  31. Kopuzlu (Çorçovan)
  32. Kumlukoz (Göme)
  33. Kurşunçavuş (Sece)
  34. Özbaşı (Gıniye)
  35. Sarıçiçek (Hertüz)
  36. Sarıdarı (Tepezümde)
  37. Savaşır (Cancak)
  38. Söğütlükaya (Hümemis)
  39. Süngülü (Arile)
  40. Sütoluk (Satkabel)
  41. Taşkıran (Gurgusuban)
  42. Türkgözü (Badele)
  43. Uğurça (Yukarıcacun)
  44. Uluçam (Varhana)
  45. Yaylaaltı (Satlel)
  46. Yeniköy
  47. Yolağzı (Sinsetip)
  48. Yurtbaşı (Sakabol)
  49. Yurtbekler (Çaksuyu)


Ardından Gazetesi Ansiklopedi